2005 Aralık

Aslında bu konular kitaplara sığmayacak kadar geniş kavramlar. Naçizane düşüncelerim ise sayfaları dolduracak kadar değil, başlıktan da anlaşıldığı üzere mobil pazarlamanın artıları eksileri, tehditlerini, fırsatlarını azar azar ama kendimce önemli noktaları ile incelemek istedim.    devamı için tıklayın... »

Yaşı otuz beş-kırkı geçmemiş hemen hemen herkesin mutlaka geçmişe dayanan bir dijital oyun serüveni vardır. Bu geçmiş; jetonlu oyun makineleri, Commodore 64, Amiga 500’ler den başlayıp, PC ve gelişmiş oyun konsollarına kadar geliyor. Bu makineler her zaman ilgi görmüş , oldukça büyük oyuncu kitlelerini bir araya getirebilmiş ve her alanda yankı uyandırmıştı, fakat bu oyun çağının en heyecanlı, en eğlenceli vakitleri hiç kuşkusuz zaman, mekan tanımayan ve büyük bir furya yaratan ufak cep oyun konsollarıyla yaşanmıştı.   devamı için tıklayın... »

Elime businessweek kaynaklı bazı sayılar geçti Pazar hakkında bilgi verebilir. Verileri alıp bilgiye dönüştürelim, tahminlerde bulunalım, öngörelim... Not: thanks "atalante"...   devamı için tıklayın... »

Görüldüğü gibi sayfanın tasarımıyla biraz oynadım, sitenin bu şekilde daha rahat okunabildiğini düşünüyourum. Site ile ilgili eleştirilerinizi belirtirseniz sevinirim...



güzel günler...



Önemli Not: Browser olarak firefox ve Opera kullanların sitenin yeni tasarımını görmesi için sayfayı refresh etmeleri gerekmekte...

2006'ya az bir zaman kala, bu yıl bana göre Türkiye pazarında yaşanacak muhtemel gelişmeleri ve servis örneklerini yazmak istedim. Dediklerimin yarısı kesin doğru çıkacak ama hepsi çıkarsa çok felaket vurdum voleyi, benden söylemesi...

1. Lokasyon Bazlı Servisler: LBS aslında “en yakın eczane” gibi hücre merkezli sorgulamalı servisler hariç kullanıcının yeni tanışacağı bir teknoloji. Giriş niteliğinde servislere ve bu “öncü servislerin” tanıtılması için yapılacak tutundurma çalışmalarına tanık olacağımızı düşünüyorum.

GPS destekli cihazlara yönelik (yol tarifi haricinde) yeni uygulamalar olabilir. Bu arada Türkçe destekli GPS cihazlarının satışının artacağı ve buna paralel olarak bu pazarın bir takım içerik ihtiyacı belireceğini düşünüyorum. Eğer bir şekilde, bu iki pazar arasında bir yakınsama olursa, ilk meyvelerini cep telefonu üzerinden harita satışı olarak verebilir.

Üçüncü ya da son çeyreğe doğru LBS destekli oyunlar ve bazı networking uygulamaları piyasaya sürülebilir.

2. SMS: VAS pazarının ana sürücüsü her zaman SMS. Zaten bu pazarda her şey onunla başlamıştı. Trend’lere baktığımız vakit, logo-melodi servislerinin hem müşterinin azalan hevesi hem de gelişen teknolojilerin uygulamalara getirdiği değişikliler dolayısıyla bir düşüşe geçeceğini söylemek mümkün. Fakat ortamda ki operatör rekabetinin tetikleyeceği birçok yeni servis müşterinin beğenisine sunulacak.

3.Yüz Tanımlama: Web tarafında gelişen örneklerin mobil tarafa uygulanmasına sadece birkaç pixel kaldı. İlk başta MMS ile yollanacak foto’ların üzerinde oynama yapılması gibi eğlenceli servislerin çıkması muhtemel. Daha sonra ise daha sofistike servisler çıkabilir.

4. MMS: MMS’in müşteri gözünde ki algısı sanırım “pahalı” kelimesinden ibaret. Neden derseniz iki sebebi var. Birincisi gerçekten fiyatının yüksek olması... İkincisi fiyatı ne kadar indirirseniz indirin bu algıyı değiştirme ihtimali düşük. Neden? Çünkü hala kimse MMS ne işe yarar bilmiyor ve müşteri gözünde ne işe yaradığı bilinmeyen bir ürün, fiyatı ne olursa olsun pahalıdır. MMS çektiğin resimleri yollamak haricinde bir uygulama olmadı, böyle giderse olamayacakta… Kullanıcının MMS’in kullanıldığı birkaç yaratıcı ve işe yarar servisle karşılaşması gerek(Burada sorumluluk tamamen operatör ve fikir dolu beyinler). MMS’in gerçekten bazı boşlukları dolduruyor, ihtiyaçları karşılıyor olması gerek.

Fotoğraf içerikli yazılım teknolojilerinin de çok gelişmemesi bu ürünün kullanım alanını etkiliyor. Fakat yüz tanıma teknolojilerinin kullanılmaya başlaması MMS tarafında da yer bulacak ve MMS’i biraz daha popüler bir hale getirecektir

 5. Mobile Marketing: MMA’in geçtiğimiz günlerde, Türkiye’de kurgulanmış ve uygulanmış 3 farklı mobil pazarlama çalışmasını “case study” olarak incelemişti. Bu sayının gelecek sene artacağını düşünüyorum. M-pazarlama dünyada daha fazla kullanım alanı bulacağı gibi ülkemizde de giderek daha çok başvurulan bir yöntem olacak. Tutundurma faaliyetlerini bünyelerinde bulunduran iş çevreleri zamanla m-marketing’den daha da haberdar oluyor. M-pazarlama kendini kendi marketingini yapmaya başladı ve tasarım, kurgu tarafında tecrübe arttıkça daha yaratıcı servislerin çıkmaması içten değil. 2006’da daha çok mobil pazarlama kurgusu, daha çok ürün tanıtacak bize

Bu arada CRM için data toplama kolaylığı ve bu veriler ile 121 pazarlama yapma fırsatları m-pazarlamanın popülerleşmesi için diğer sebepler…

6.Telefon Virüsleri: Smart-Phone satışlarının artması ile bu cihazları etkileyen virüsler ve bu virüsleri engellemeye çalışan virüs programları gündem de daha fazla yer bulacak. Bu virüs programları başlı başına birer içerik… Mobil olarak satın alınıp, kurulabilir ve gene mobil olarak destek verilebilir.

Bunun haricinde piyasa da olası bir “kişisel bilgileri çalan” bir virüs vakasında, telefon ile kredi kartı alışverişi başlamadan biter. 

7. Mobile Video: Bence bu sene olgunluk dönemi yaşacak servislerden biri olacak. Operatörler promosyon niteliğinde ki servislerini piyasaya süreli baya bir süre geçti. Artık mobil video ile yeni içerikler izleyeceğiz.



8. MP3: Hepimiz MP3 ve Mobil Cihaz yakınsamasının farkındayız. Bu sene yüksek hafızalı diğer modellerinde çıkmasıyla, kullanıcılar daha çok MP3 satın alacak ve dinleyecek. Burada ki en büyük kaosun; “şarkının tamamını, en kaliteli şekilde satın alırken istenen fiyata karşılık, aynı şarkıya bir realtone ya da ringtone olarak istenen yüksek fiyat” olacağı kanısındayım.

Google lanse ettiği mobil servislere bir yenisini daha ekledi.  Aslında bu servis geçen sene çıkan "WaP üzerinden mail erişimi" hizmetinin yenilenmiş ve geliştirilmiş bir hali ama gerçekten çok güzel bir servis. Cep telefondan http://m.gmail.com adresine girip, maillerinize ulaşabiliyorsunuz.Tabi sadece bu kadar değil!

Servisi kendi mail hesabım üzerinden denedim. Oldukça hızlı ve kullanışlı. Şu ana kadar kazanamadığım "cepten mail" alışkanlığını artık edinirim gibi...

Aslında herkesin uzun uzun yazacağı konular hakkında görüş bildirme taraftarı değilim ama Vodafone'un Avrupa'da ki onca haberini yayınlayıp, bunu yazmamak olmaz diye düşündüm.



Dünyanın en büyük mobil operatörlerinden birinin, ülkemize bir oyuncu olarak katılması herşeyden önce gurur verici. Ne olursa olsun 4.5 milyar$'lık bu satışı bir başarı olarak adlandırmak ve bu başarıyı da öncelikle Turkcell'e, Telsim'e ve Avea'ya borçlu olduğumuzu söylemek gerek. Voda'nın kafasında ki tek sebep, ülke nüfusunun 70 milyon ve yaş ortalamasının çok genç olması olamaz. Mevcut operatörler daha önceden kimsenin aklında olmayan cep telefonu bilinmezini, tüketici ihtiyaçları arasinda ilk sıralara yerleştirdi. Olmayan bir ihtiyaçın talebini yaratmak ve sonradan bu talebe yeni yeni servisler, ürünler eklemek, pazarlamak kolay olmasa gerek.



Bu saatten sonrada pazarda ki rekabetin iyice artacağı ve bu tam rekabet piyasasında kazananın müşteri olacağını tahmin etmek zor değil. Fakat ben rekabetin bazı temel konular haricinde(altyapı, kapsama alanı, roaming...vs) katma değerli servisler konusunda yaşanacağını düşünüyorum.  En yaratıcı fikirler, en kaliteli hizmetler  bu saatten sonra olacak.



Geçen gün bir araştırmada(MediaCat) Türk halkının marka bağlılığı seviyesinin çok düşük olduğu ama pazara giren yeni markalara da sıcak bakılmadığı belirtiliyordu.

Vodafone Türkiye'de tutarmanın cevabını kimse veremez ama tahminler yürütmek, hayali senaryolar çizmek serbest. Avrupa'da ki her start-up'ta yaptığı gibi burada da hi-end cihazları 2-3$'a verirse, yanında ucuz tarifler uygularsa, birde müşterisine kurumsal, kaliteli adam imajını hediye ederse, number portability'nin de desteği ile VodaFone ModaFone olur...



Ama bir de Voda'nın Japonya mağlubiyeti var. Ele geçiremedikleri tek pazar orası. Unutmamak gerek!

Amerika'da en büyük dertlerden biri trafik... Aynı ülkemizde olduğu gibi Amerikan vatandaşlarının da günlerinin büyük bir bölümü yollarda geçiyor. Hal böyleyken trafik bilgisi çok talep edilen içerik haline gelmiş bulunmakta. Yerel yönetim, halkı bu konuda bilgilendirmek için yolların büyük bir kısmını kamera ile donatıyor ve belli bir merkezden bu görüntüleri izleyip, trafik hakkında gözlemeye dayalı bir bilgilendirme yapıyor.

Bir başka yöntem ise yolların belirli noktalarına alı şeritler yerleştirerek, birim zamanda üzerinden geçen araba sayısına göre trafiğin akış hızını lokal olarak hesaplamak. Tabi tüm bu sistemlerin kurulması, bakım ve diğer masrafları büyük maliyetleri de beraberinde getiriyor.

Şimdi ise Amerika'da yeni bir sistem hayata geçmek üzere... Sistem arabayla seyir halinde olan cep telefonu kullanıcılarının, cihazlarından yayınlanan sinyallerin ölçülmesine dayalı... Tamamen izin tabanlı olan bu sistem'de kullanıcılar, yola çıkmadan önce telefonlarını açık konuma getiriyor ve en yakında ki baz istasyondan diğer bir baz istasyona dahil olmak için geçen süre hesaplanıyor. Bu süre iki istasyon arasında ki sabit mesafe sayesinde bir Yol/Zaman bilgisi yani ortalama hız bilgisi elde ediliyor.

Ne kadar çok arabadan sinyal alınırsa sonuçlar o kadar sağlıklı oluyor. Tabi bu sistemde kullanıcıdan alınan ve yayınlanan bilgiler için, kullanıcının kimliği, numarası gibi özel bilgilerin hiçr bir önemli yok. Zaten bunların alınmadığı ve asla paylaşılmayacağı belirtilmiş.

Aslında sistem zaten var olan verileri anlamlı bilgiye dönüştürmeye dayalı. Sistemin eyalet başına maliyeti 6milyon$. Bu para bilinen trafik monitörleme yöntemlerine harcanan paranın tam 6'da biri. Yani çok büyük bir tasarrufta söz konusu… Bu servis 6 ay içersinde çalışır hale gelecek.

Aynı servisi Türkiye'de hizmete sunmamak için hiç bir engel yok. Bildiğim kadarı ile operatörlerin de lokasyon bazlı çalışmaları mevcut. Aynı zamanda trafik bilgisi verilen servislerde var.

Burada kritik olan içeriği alacak olanla, içeriği sağlayacak olan kitlenin aynı olması. Servis ortaya çıktıktan sonra servise içerik sağlayanlara yani sistemin cep telefonu sinyallerini kullanmasına izin verenlere, bu izni vermediği halde servisi kullanmak isteyenlerden ayni ücretlerin alınması tabi ki de doğru olmaz. İçerik sağlayanlara mutlaka bazı geri dönüşler sağlanmalı..

MMA(Mobile Marketing Association) Mobil Web standartlarının oluşması için bir rehber hazırladı. Rehberde Banner çeşitleri, içerikleri VE  WAP üzerinden yapılan reklam kategorilerine yer verilmiş. Pdf dosyasını buradan indirebilirsiniz...

 

Yüz tanımlama teknolojilerinin gelişmişyle, WEB bu servisin ilk meyvelerini verdi. Web’de kabaca 2 adet kurgu var. İlkinde fotoğrafları toptan yolluyoruz ve aynı kişilerin içinde geçtiği foto'ları sıralıyor. İkincisin de ise foto'yu yolluyoruz ve sistem yollanan foto'da ki kişinin karakter tahlilini yapıyor, ona en  çok benzeyen ünlünün fotoğrafını  gösteriyor

Bence bu teknoloji Mobil Medya için çok uygun. Özellikle'de karakter tahlili yapan yazılımlar sayesinde birçok servis geliştirilebilir.

 Aklıma gelen ilk servis MMS ile karakter tahlili yapan bir kurgu;

• Cep telefonu ile çekilmiş herhangi bir yüz foto'su MMS ile sisteme gönderilir. (MMS'in altında email adresi verilirse detaylı bilgi alınır)


• MT(Message Terminated) SMS'de yollanan foto'nun özet bilgileri döner; kısa bir kişilik analizi...vs


• Daha fazla bilgi için MO-SMS gider. (FoC)


• Bu sefer dönen SMS'de daha özel bilgiler gelir, belki de müşterinin mail hesabına foto'da ki kişi ile ilgili baya ayrıntılı bir rapor pdf olarak yollanır(bu diğerinden daha pahalı olmalı, her bir sonraki bilgi öncekinden daha değerli olsun, hem merak artsın hem de daha fazla charge edilir)

Örneğin öğrenci hocasının resmini MMS ile yollayıp daha ilk dersten hocanın karakteri hakkında ipuçları alabilecek

 

İkincisi MatchMeter;

• Kullanıcı art arda iki fotoğrafı MMS ile sisteme yollar, sistem yaptığı karakter tahlilinden bu kişilerin birbiri ile uyumunu, ilişki uyumunu... vs gibi kritik başlıkları farklı farklı puanlandırıp MT olarak geri yollayacak.

 

Üçüncüsü Foto Havuzu;

Amaç Web tabanlı olarak herkesin resimlerini bir havuzda toplamak ve bu havuza akıllı bir arama motoru koymak.

• Herkes sisteme resimleri MMS ile yollar, sistemde bir zaman sonra binlerce resim olacak.


• Sistem resimlerde ki yüzlerin her birine birer ID verecek. Aynı yüzlere hep aynı ID no'yu vereceği için, sisteme fotoları ID'ye göre sıralama olanağı doğuyor.


• Herhangi birisi sisteme girecek ve aramak istediği kişinin fotosunu (arama motorlarında ki keyword görevi görecek bir resim) sisteme bilgisayardan yükleyip aratacak. Ve karşısına o kişiyle ilgili başka başka kişilerin yüklediği fotoğraf havuzu çıkacak.

Örneğin, sisteme girip kendi fotonuza aratıyorsunuz ve karşınıza hiç bilmediğiniz 50 adet resminiz çıkacak.

 

Dördüncüsü ise biraz daha komplex;

Burada amaç farklı fotolarda gözüken aynı suratları birbirine bağlamak ve bu şekilde bir sosyal network oluşturmak… Sistem ise Social Network sitelerinin ile Mobil Blogging ile text yerine foto'lar ile oluşturulması diyebiliriz.

• Burası MMS ile işlem yaptığımız bir WEB sitesi...


• Öncelikle kayıt oluyoruz. Kullanıcı adımız ve şifremiz var tabi.


• Siteye giriyoruz ve ilk olarak sayfamızda gözükecek ana fotomuzu MMS ile sisteme yüklüyoruz. Sistem bize ait olan ilk foto'ya bir ID veriyor. (Burası servisin en kritik yeri, eğer daha önceden bir başka üyenin yüklediği foto'larda bizim de resmimiz var ise ve sistem bunu algılayıp önceden bir ID vermişse, ana sayfa resmi diye koyduğumuz resimde bu ID ile aynı olacaktır. Dolayısla biz kendi resmimizi koyduğumuz anda karşımıza daha önceden yüklenmiş onlarca resmimiz çıkabilir)

• Ana sayfada ki kişisel bilgilerimizi Web sayfası üzerinden güncelliyoruz. Artık ana sayfamız hazır.


• Bundan sonra cep telefonumuz da ki dilediğimiz fotoları MMS ile sisteme yüklüyoruz. Tabi foto'lar da sadece biz değil, fotoğrafı beraber çektirdiğimiz tüm arkadaşlarımız var. Bir resimde ne kakar çok surat olursa o kadar daha iyi. Sistem her yeni gelen yüz için bir ID tanımlayıp, bunları veritabanında saklayacak.


• Ana sayfamız da ki en önemli kısım hiç şüphesiz network'umuz. Şimdilik biz buraya “arkadaşlarım" kısmı diyelim. Arkadaşlarım kısmını biz değil, sistem belirliyor. Her kim ki eğer sisteme yolladığı fotolarda bizim suratımız varsa, arkadaş listemizde otomatik olarak gözükecek.

Ana sayfamızda 3 bölüm var.

• 
  
  
  
  1. Bilgilerimiz
  
  
  2. Fotolarımız
  
  
  3. Arkadaşlarımız
  
  
  
  

• 
  
  
  
  3. 
     
     
     
     • Sistem sadece arkadaş listemizde olanların sayfalarımızda gezmesine izin verecek.
     
     
     • Arkadaş listemde olan birisi, bilgilerimi görebilecek, diğer arkadaşlarımın yükleyip benimle beraber gözüktükleri fotoğrafları(yani fotoğraf listemi) görebilecek ve arkadaş listemi görebilecek.
     
     
     • Arkadaş listemde yer alan biri, benimle mesajlaşabilmek
     
     
     
     
  
  
  
  

• 
  
  
  
  3. 
     
     
     
     • Kullanıcı arkadaş listesinden birini silmek ister, sistem silinen kişinin yolladığı resmide fotoğraf listemden otomatik olarak silecek
     
     
     • Kullanıcı fotoğraf listesinden istemediği bir foto'yu silmek isterse, fotoyu yollayan kişiyi de (eğer tek bir foto yollamışsa) arkadaş listemden silecek
     
     
     • Sistem bu kişilerle mesajlaşmamızı sağlayacak
     
     
     
     
  
  
  
  

 

Çıkmaz mı...Koskoca MMA (Mobile Marketing Association) web sitesinde Pepsi'nin "Cesur ol! Harekete geç ve kazan!", Doritos'un Adı Ne?"ve Algida'nın "Magnumla dünyanın neresinde olmak istersin" kampanyalarını Case Study olarak tanıtmış...



3 kampanyanın da ortak yanı, hepsinin Turkcell ve ÇOP(Turkcell Çözüm Ortaklığı Programı) üyesi Aerodeon tarafından kurgulanmış ve lanse edilmiş olması...



Böylesine başarılı kampanyalar oldukça Mobil-Pazarlamanın ilerde daha yaratıcı ve daha büyük şekillerde karşımıza çıkacağı kesin.



Benim bu haberi buraya yazmamda ki bir başka sebeb; Doritos kampanyası ile ilgili kişisel hikayem...



Cipsi gerçekten beğenmiştik, Hatta o kadar beğenmiştik ki, aramızda "cipslerin kralı" budur gibisinden de konuşma geçmişti Adı Ne?" sorusuna cevaben de hem cipslerin kralı olsun diye, hemde biraz da absürd'lük eklemek için CipsyKings yazıp yollamıştık.



Konu kazanmak yada kazanmamak değildi tabi, kaldi ki biz bulduğumuz isimle baya gülüp eğlenmiştik. Zaten kampanyanın büyük hediyesi olan smart roadstar'da başka birine çıkmıştı  ama aradan 2 ay geçince bir de baktık ki; Doritos'un kardeş markası Ruffles TV'de yeni bir programa başlamış... Adıda CipsyKings mi CipsliKings mi ne... E insan bozuluyor haliyle...



Neyse Doritos'a ve diğerlerine nice mobil kurgular...







 

EA yani 2005 yılında 31 adet ürününden toplam 1 milyon kopya satan ve 3.1 milyar$  gelir açıklayan interaktif eğlence yapımcısı geçtiğimiz perşembe günü mobil içerik sağlayıcısı Jamdat'ı 680milyon$'a satın aldığını açıkladı.(Ufakken oynadığımız monopoly oyununun bir başka versiyonu gibi olmuş... Etiler'i alıyorum, Nişantaşı'nı satıyorum...)



Bilgisayar oyunu severlerin efsanevi markası EA bundan böyle iyice şanına şan katacak gibi gözüküyor.







Jamdat eski CEO'su Mitch Lasky EA'nin mobil oyunlar fonksiyonunu yönetecek. Yapılan açıklamaya göre önümüzde ki 12 boyunca piyasa en az 50 tane yeni oyun süreceklermiş.



EA CEO'su Larry Probst Reuters'a "yapılan antlaşmanın EA'in mobil operatörler ile arasindaki ilişkiyi güçlendireceğini" söylemiş. EA zaten yakın zamanda Vodafone ile bir ortaklık imzalamıştı...



Perşembe sabahı Larry Probst'un yaptığı konferansı burdan dinleyebilirsiniz.

Pazarlamacılar, genelde reklamların hedefledikleri kitleye ulaşmaması ya da çok geniş kitlelere sunularak, hedeflerine dolaylı ve masraflı bir yoldan ulaşmasından yakınırlar. Öte yandan tüketiciler ise aradıkları hizmeti bulamamaktan, kendi ihtiyaçlarıyla uyuşmayan tanıtımlarla muhatap olmaktan sıkılırlar. Bu durum şirketler için büyük ve karşılıksız harcamalara, tüketici içinse zaman kaybı ve kızgınlıktan doğan marka değer kayıplarına neden olmakta. Mobil reklamcılık, internet ve mobil devrimleri kullanan bir reklam türüdür. Bilinen eski pazarlama ve reklam mecralarına alternatif olan "mobil reklamcılık”, zamanla hedef kitleye lokasyon ve zaman acısından doğru zamanda isabet etmesi, ürüne ilginin ölçülebilmesi gibi özelliklerle diğer pazarlama mecralarının eksiklerini kapatmış ve   devamı için tıklayın... »

CSC(Common Short Codes)... bildiğimiz kısa numaralar. Bizde ki 4 haneli VAS(Value Added Services) numaralarına karşılık olarak, dünyanın genelinde 5 haneli numaralar kullanılıyor. Dezavantajı bizden bir rakam fazla kullanması (gerçi bunu rakamlara karşılık gelen anlamlı harf kombinasyonları ile bir avantaja çevirmiş durumdalar, no'lar daha rahat akılda kalıyor), avantajı ise numara kapasitesi çoğaldığından fiyatında buna bağlı olarak düşmesini örnek olarak verebiliriz.

Tabi CSC'nin en önemli özelliği "Operatör Bağımsız" numaralar olması. Ülkemizde operatör politikalarından dolayı CSC'leri neredeyse sadece bağış kampanyalarında kullanıyoruz. USA, UK ve Kanada gibi bazı pazarlarda ise CSC oldukça yaygın. Örneğin Google yeni bir servis altyapısını herhangi bir CSC üzerinden yapabiliyor. Hizmet verdiği ülkenin kullanıcıları, operatör farkı olmadan bu servisi kullanabiliyor. Bunun sonucunda;

• Hedef kitle büyüdüğü için servis daha çok kullanılıyor.


• Servis daha çok kullanıldığı için, "kulaktan kulağa" pazarlama daha verimli işliyor.


• Servis daha çok gelir getiriyor. Operatörler ve en önemlisi sektörün fikir fabrikaları olan 3.party'ler daha çok kazanıyor.


• Daha çok kazanan oyuncular ya kendilerine daha büyük bir yelkenli tekne alıyor yada daha fazla yatırımla daha çok üretiyor... vs,  sonuçta pasta dilimleri büyüyor.

Tabi bu pazarlarda da operatörlerin sadece kendi hakimiyetlerinde olan servislerinin sayısı CSC servislerinden fazla. Zaten CSC tercihini kablosuz taşıyıcılardan ziyade, içerik sağlayıcılar yapıyor.

Elime USA ve Kanada'da ki CSC üzerinden yapılan servislerin listesi geçti. Sizlerle paylaşmak istedim. Bana kalırsa tamamen konu bağımsız olarak kullanılan bu numaraları inceleyerek pazardaki servislerin durumu hakkında bazı bilgiler elde etmek mümkün. Yararlı olacağını düşünüyorum. 

Kanada:

CSC'leri 5 yada 6 hane uzunluğunda

4 haneli numaralarda var ama bunlar su an için reserve edilmiş.

CSC'nin aylık kirası 500$

Geçmiş CSC (Kanada) servisleri için tıklayın…

Mevcut CSC (Kanada) servisleri için tıklayın…

Daha fazla bilgi için: www.cwta.ca

USA:

CSC'ler 5 haneli

Numaralar 3, 6 yada 12 aylık olarak kiralanabiliyor.

Rasgele satın alınan CSC'ler  için aylık ücret 500$

Eğer numara seçilecekse aylık 1000$ ücret ödenmesi gerekiyor.

Mevcut CSC (US) servisleri için tıklayın…

Daha fazla bilgi için: www.usshortcodes.com