blog

























  Turkcell-im Benim...





Yeri geldi bu blog'da “2010’da mobil blogger’larla yaşamak…” gibi gelecekle ilgili bir takım projeksiyonlar yaptık. Gerçi 2010’a daha çok var ama bugün güzel bir haber aldım ve paylaşmak istedim.



O yazıda bahsettiğim geleceğin olması için, evvelinde gerçekleşmesi gereken bazı önemli adımlar lazımdı. İşte bugün o adımlardan biri atıldı.



Belki de Türkiye’nin gerçek anlamda ilk mobil blogging altyapısı (beta olarak) hayata geçti:



Turkcell-imBenim.com



Görünen o ki; artık mobil bir gazeteci olmamanız için bir sebep yok. Cep telefonunuzdan çektiğiniz bir görüntüyü, foto ya da video olarak anında internet’te yayınlayabilir ve kamuya izletebilirsiniz.



 



Bana kalırsa Weblog’ların bugüne kadar ki asli görevi, bilgi’nin üzerinde ki yayma & erişim tekellerini kaldırmak ve herkesin her şeyi bilmesine olanak veren bu kültürün yayılmasını sağlamaktı.



Şimdi ise moblogging denen bir kavram var ve bu da web-logging’in zaman - mekan kısıtlarını ortadan kaldıracaktır.



Türk toplumunun yapısını, bilgisayar yerine mobil kullanımını, sabırsızlığını, damarlarında dolaşan WOM heyecanını ama yazmak yerine anlatmak alışkanlığını, bir takım gizleri ortaya çıkartma hevesini ve bunun gibi diğer dinamikleri göz önünde bulundurursak, diyebiliriz ki bu servis tutacak ve başarılı olacak.



Servis kullanıldıkça yeni ihtiyaçlar doğacak. Örneğin müşteri bir içeriği blog’a post ettiği vakit anında profiline üye olan arkadaşlarına bir uyarı gitmesini isteyecek. Ve bu alert’in isteğe göre pull yada push olması gerekecek. Tüm bu ihtiyaçlara belki de yine bu ekosistemin geliştireceği Mobile-RSS kavramı gelecek.



Mobile-RSS’ler yayılacak ve bu yaygın kullanım yeni ihtiyaçları beraberinde getirecek. İşte tüm bu domino etkisi zaten teknolojiyi yarınlara taşıyan güç…



 



Turkcell-im Benim’e dönmek gerekirse…



Güzel bir tasarımı, basit ve çabuk adapte olunan bir ara-yüzü var.  Ayrıca MMS ile post edilen içerik anında sitede görünür hale geliyor. İçerik tabi ki de sadace mobil cihaz üzerinden değil, bilgisayarda bulunan  içeriklerinde upload'u ile yayınlanabiliyor.



Bununla beraber kendi arkadaş profilinizi oluşturabiliyor ve yayınladığınız içeriği public ya da custom olacak şekilde düzenleyebiliyorsunuz.



Turkcell müşterilerine site’de kullanmaları için 1 GB’lık bir alan veriyor. Eminim ki bu alan ileride daha büyük boyutlara ulaşacaktır. Günün sonunda ben bir müşteri olarak bu siteye ne kadar içerik yüklersem, bu siteye dolayısıyla sim-card’ıma yani operatörüme bağlı hale gelirim.



Loyalty için bence gayet şık bir servis…



Tüm bunların haricinde unutmamak gerekiyor ki, bahsetmiş olduğum bu lansman bir Beta süreç…



Eminim ki bu Beta süreci, projeyi hazırlayan ekibe çok daha başka başka fikir verecektir. (onların da eline sağlık… ) Doğacak ihtiyaçların giderilmesi, müşterinin sesini dinlenmesi, yeni contexlerin geliştirilmesi yine bu aşamada mümkün olacaktır.



Ben gerçekten beğendiğim bu servisin zamanla yayılacağını, çok daha gelişeceğini ve ülkemizde yeni bir kültür yaratabileceğini düşünüyorum.



Tabi Turkcell bu konu’da tek olmayacaktır. Yakın zamanda Avea ve Vodafone’da bu ve benzeri servislerle müşterilerine seslenecektir.



Her ne kadar Avea’nın yakın zamanda buna benzer bir servisi lanse edeceğini bilsem de detayları hakkında çok bilgim olmadığından bir şey söylemek yanlış olur.









Fakat Vodafone’un diğer Ülkerlerde ki start-up’larında buna benzer servisleri var.



Örneğin daha geçen hafta Romanya’da User Generated Content modelli bir Video-blog sitesi lanse etti… Sitenin adı da gayet hoş: HomeMade… http://www.homemade.ro/



Tasarım olarak çok iyi değil ama moblogging yapılıyor, free access ve mobile voting(rating) var. Sitede her hafta ödüllü yarışmalar yapılıyor.



Bir TV kanalı ile çalışıyorlar. (http://www2.tvr.ro/homemade ) Seçilen içerikler Cuma günleri TV’de yayınlanıyor.



Voda’nın aslında youtube’la başka bir çalışması daha var. Bence o da dikkatle incelenmeli. Baştan bir site yaratmak yerine, en ünlü video paylaşım sitesiyle (youtube) anlaştılar ve mobil’den free Access verdiler. Hem upload hem download yaparak mobil üzerinden etkileşim kurduruyorlar.







Bu iki farklı ürün müşterinin neye yöneldiği, neyi istediği ile gerçekçi sonuçlar verecektir.  Video paylaşım siteleri üzerine en önemli fikir savaşlarından biri bu aslında: Content için yeni bir Video paylaşım sitesi mi, yoksa mevcut popüler bir site ile partnering mi?



İlerleyen günlerde mobil operatörlerin fix-mobile yakınsaması içinde vereceği mücadele bence gayet hareketli ve müşteriye fayda sağlayıcı şekilde gerçekleşecek… Hep beraber izleyelim…



 













  Gelecek, yeni teknolojiler, iletişim ve belki de nanopati...





Önce mesafelere bağımlıydık. Sesimizin yettiğinden uzağa iletişim kuramazdık. Sonra araya kablolar koyduk ve kabloların uzandığı her noktaya duyurabiliyor olduk sesimizi... Sonra da kaldırdık bu sıkıcı bakır telleri... Elimizde kocaman bir alet, basar durduk olduk tuşlara ve zamanla da alıştık cebimizde ki ağırlıklara.



Şimdi gitgide ufalıyor bu cihazlar. Kablosuz minik hoparlörler kulağımızda, ağza yakın bir yerde mikrofon, konuşup duruyoruz durmadan. Konuşmaya laf yok, iletişim kurduğumuz kadar varız. Ama nasıl iletişim kurduğumuz gayet önemli…



Gelin 3 sene sonrasına gidelim. Hani şu meşhur Temel fıkrasında olduğu gibi; kulağın içine gömülmüş kulaklılara ve belki de dişimizin üstüne gizlenmiş mikrofonlara… Varsayalım ki tuşlara da montumuzun üstüne yedirilmiş, kumaştan yapılmış bir cihaza dokunarak basıyoruz. Hayal etmek zor değil, zaten çok yakınındayız bu zamanın…



Bu arada biliyoruz ki, felçli insanlar için geliştirilmiş, düşünce gücüyle komut alabilen bilgisayarlar yavaş yavaş gelişiyor.



Şimdi gelin, bu yeni teknolojileri biraz yakınlaştıralım. Derimizin altında bir yerde, minik bir işlemci ve düşünce gücüyle komut alabiliyor… Kulağımızın içinde görünmeyen bir kulaklık ve mikrofonda olması gereken yerde… Cam üzerine gösterim yapan bir de gözlüğümüz var.



Çevireceğimiz numarayı düşünüyoruz. Hatta numarayı bile değil, sadece iletişim kurmak isteyeceğimiz kişiyi düşünmemiz yeterli, bırakalım numarayı işlemci bulsun.



Komutlar yani düşünceler işlemciye gidiyor ve uzaklardan biri kulağımıza “ALO” diye fısıldıyor. Başlıyoruz konuşmaya… Ne bir tuşa basıyoruz, ne de bir mikrofona konuşuyoruz.  Eminim bu hayal gerçekleştikten kısa bir süre sonrada, fiziksel bir donanıma gerek kalmadan da iletişim kurabiliyor olacağız. Neden olmasın? Önce yazılımları sanallaştırdık, sonra da donanımları...



Belki gelecekte biri gelip diyecek ki, “ben bu işlemciyi insanın sinir sistemine yerleştiriyorum ve bu cihaz beyine direk komut/sinyal gönderebiliyor” Kalktı mı mikrofonlar ve kulaklıklar…



Akabinde bir başka biri diyecek ki; “Sinir sistemine konulan işlemci bünyeye zararlı. Ben beyine bir lazer ışını gönderiyorum ve beyine bir telefonmuş gibi hareket etmesini ve diğer kişilerle iletişim kurmasını öğretiyorum.” Ve son kalan işlemcide kayboldu.



İşte şimdi özümüze döndük. Çıplak kaldık, hiçbir donanım olmadan ve hiçbir yapay cihaz kullanmadan. Sadece beyne yüklenmiş özel bir yazılım...



Herhalde bu yeni teknolojiye de bizler nanopati (nanopathy) adını vereceğiz…(en azından ben şimdiden vermiş olayım :) ) Halbuki biz teknolojiyi kullanmadan evvel, telepati ile iletişim kurabilen bir varlıktık. Sonuçta kulağımızı biraz tersten göstermiş olduk ama yine de olmamız gereken yer vardık. Çok zor olmadı buraya gelmek, sadece birkaç yüzyıl…



Bakmayın siz: insanoğlunun özü, özüne dönmek. Ne kadar kendimiz yaratıyor olsak da bu yapaylıkları, bir yandan da kurtulmak istiyoruz tüm bunlardan. Doğamıza, özümüze dönmek istiyoruz bilinçaltında...



Günün sonunda bu ve bunun gibi füturistik senaryolar üretmek gayet mümkün. Bana kalırsa “Nano teknoloji; teknolojinin kaybolması demek!  "



Peki pazarlamaya nasıl bir etkisi olur bu gelişmelerin… Sadece nano-teknoloji olarak düşünmemek gerek. Bununla eş zamanlı gelişen teknolojileri de işin içine katmalıyız.



Ama şu bir gerçek ki, her şey kişiselleşecek ve sizin istekleriniz doğrultusunda gerçekleşecek.



Reklamı sizin en sevdiğiniz ünlü sadece size anlatacak; sizin isminizle, sizin bilgilerinizle, hatta maddi durumunuzu göz önünde bulundurarak... Bulunduğunuz yere, zamana ve saate göre…



Reklamveren, sizin reklama olan ilginizi belki nabzınızdan belki de dikkat(algı) seviyenizden ölçecek. Nabzınız ya da ilginiz yüksekse, size bu konuyla ilgili daha detay bilgiler iletecek yani nabza göre şerbet verecek.



Aslında her ticari iletişim reklam değildir. Eğer konu sizin ilgilendiğiniz bir içeriğe sahipse, bu haber niteliğinde bir bilgidir. Belki de biz gelecekte hiç reklama maruz kalmayacağız. Neye ihtiyacımız varsa onu görüyor olacağız.



O yüzden diyorum ki, geleceğin pazarlama bilimi reklamcılık değil. Geleceğim pazarlaması: “ihtiyaç yaratmak,  bu ihtiyaçları ölçmek ve hızlı cevap vermek” üzerine kurulu olacak.



Nano teknoloji ve/veya gelişen diğer yenilikler (artık her ne ise adı), sadece kullanacağımız yeni oyuncaklar olacak.



 











  AKSAM "'Cep'te tek vergi KDV olmali "




Ulaştırma Bakanlığı, cep telefonu faturalarında yüzde 50’yi aşan vergi yükünün azaltılmasına yönelik çalışmasında sona geldi. Buna göre, bakanlık, KDV dışındaki vergilerin kaldırılması gerektiği görüşünü Maliye Bakanlığı’na iletme kararı aldı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da cep telefonu görüşmeleri üzerinde KDV dışında vergi kalmaması gerektiğini belirtti.   devamı için tıklayın... »






  Referans ''Murat Vargi Turkcell'de hisse satisini sürdürüyor "




Türkiye'nin lider GSM operatörü Turkcell'in fikir babalarından olan Murat Vargı, şirket hisselerindeki satışlarına devam ediyor. Murat Vargı'ya ait olan Murat Vargı Holding 12 Ocak 2007 tarihinde Turkcell hisselerinde 4 milyon 700 bin adet satış yapt   devamı için tıklayın... »









  BThaber "Telekomda 2006 bereketi"




Telekom sektörünün serbestleşmesi ile birlikte sektörde hizmet veren operatör sayısı 200’ü aştı. Mevcut ve yeni servis sağlayıcılar, abone kazanmak ve yeni gelir olanakları yaratmak için yatırım yapmaya başladılar. Önümüzdeki yıl, yapılan bu yatırımlar sayesinde pazar hacmi büyürken servis çeşitliliğini de artıracak. 2005’te 1 milyon olan ADSL abone sayısı 2006 sonunda 2,5 milyonu aştı.   devamı için tıklayın... »






  AKSAM "Avea'nın karakterleri mahkeme kapisinda "




Avea’nın ‘Gibigibiler’ karakterleri mahkemelik oldu. Ünlü karikatürist Varol Yaşaroğlu ile eski eşi Fatoş Yaşaroğlu Bozoğuz, 10 yıl önce yarattıkları grafik karakterleri Grafiler’in Young&Rubicam Reklamevi tarafından yapılan Avea reklamlarında kendilerinden izin alınmadan kullanıldığını belirterek dava açtı.   devamı için tıklayın... »






  AKSAM "Numara tasimak dünyada tutmadi "




GSM sektörünün son 13 yılda katettiği mesafede en önemli rollerden biri Turkcell'e ait. 13 yıl önce başlayan "Cep Telefonu" ile mekandan bağımsız konuşma özgürlüğü, bugün dev bir Türk markasının ortaya çıkmasına neden oldu. Lisans bedeli haricinde aradan geçen sürede 7 milyar dolarlık altyapı yatırımının yapıldığı 0 532 Turkcell markası, ulaştığı noktada 20 bin kişiye de istihdam sağladı.   devamı için tıklayın... »






  SABAH "Her 10 aboneden 1'i operatör degistiriyor "




Numara taşınabilirlik uygulaması olan 15 ülkede abone değiştirme oranı yüzde 10'un altında kalıyor. Finlandiya, Hong Kong ve Danimarka en çok operatör değiştiren GSM abonesine sahip ülkeler oldu.   devamı için tıklayın... »






  Sabah "Türkiye görüntülü telefon ile 2007'de tanışacak"




Ulaştırma Bakanı Yıldırım, 3. nesil GSM sistemleri için gerekli düzenlemelerin bu yıl içinde tamamlanacağını açıkladı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye'nin görüntülü telefonlarla bu yıl sonuna kadar tanışacağı mesajı verdi. Yıldırım, Türkiye'deki mevcut GSM sistemlerinin 2. nesil mobil sistem altyapısına sahip olduğunu hatırla tarak, "Geniş bant erişim gerektiren uygulamalar için uygun bir donanıma ve frekans planlamasına sahip değildir. Görüntülü telefon gibi geniş bant uygulamalar için 3. nesil GSM sistemlerinin kurulması gerekmektedir" dedi.   devamı için tıklayın... »






  BThaber "TK, 2007 is planini hazirladi"




Telekomünikasyon Kurumu (TK), 2007 yılında izleyeceği iş planını hazırladı. Kurumun gündeminde, cep telefonu numaralarının başka operatörlere aynen taşınabilmesi, numara gizlemenin ortadan kaldırılması ve yeni nesil sistemler başta olmak üzere çeşitli konulardaki düzenleme ve yetkilendirmeler bulunuyor.   devamı için tıklayın... »






  BThaber "2007'de rekabet mobil ve islemci tarafinda yasanacak"




Çok fazla beklentilerle hazırlanılan bir yıl olan 2006, Mayıs ayında yaşanan dalgalanmadan belirli ölçülerde etkilendi. Yine de düzenli büyümesini sürdüren pazarda Türkiye büyüme rakamı yüzde 21 oranında gerçekleşerek 22,7 milyar dolar seviyesine ulaştı. Pazarın 2007 yılında ise yüzde 17,5 büyüyerek 26,7 milyar dolar büyüklüğe ulaşması bekleniyor.   devamı için tıklayın... »






  BThaber "Vodafone'da degisim basladi"




Telsim Vodafone, altyapı modernleştirme ve yenileme çalışmalarına hız verdiğini açıkladı. Vodafone CEO'su Atilla Vitai, iyileştirme projesi için önümüzdeki iki yılda 1 milyar dolar harcayacaklarını kaydetti. Bu doğrultuda Motorola ile kapsamlı bir dışkaynak anlaşması yaptıklarını hatırlatan Vitai, Telsim Vodafone kadrosundan yaklaşık 400 elemanın Motorola tarafındaki projelerde görev yapacağını ifade etti.   devamı için tıklayın... »









  İlgilisine duyurulur...





Ericsson'dan bir haber aldım:

25 Aralik Pazartesi günü, saat 14:00'da,  Çerçeve Programları, Ulusal Fonlar ve EURAKA hakkında TUBITAK ile ortaklaşa bir konferans düzenliyorlar.



Bence sektörde yer alan firmalar için gerçekten önemli bir konu...



Konuyla ilgilenen herkes davetliymiş.



Ericsson Mobiliy World'e ulaşım için
tıklayın...



 



 

Bilgi: Avrupa Birliği (AB) 7. Çerçeve Programı




AB 7. Çerçeve Programı (7.ÇP) veya orijinal adı ile (7th Frame Program), Avrupa Topluluğu Anlaşması çerçevesinde, AB'nin politik, ekonomik ve sosyal hedeflerine katkıda bulunmak üzere, Avrupa'daki bilimsel araştırmalara mali destek sağlamak için kurulan bir destek programıdır. Çerçeve Programları Avrupa Birliği’nin araştırma ve teknoloji geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi ve yönlendirilmesi için kullandığı en kapsamlı araçtır. Beş yıllık dönemler itibarıyla, 1984 yılından itibaren uygulanan destek programın altıncısı olup, 2007 yılında başlayıp, 2013 yılında tamamlanacaktır.



Programa, Avrupa Birliği ülkeleri, aday ülkeler ve İsrail gibi özel anlaşmalarla programa katılmış olan ülkeler katılıyor.  



Üye Ülkeler: İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Almanya, Avusturya, Belçika, Hollanda, İrlanda, Portekiz, İspanya, Lüksemburg, İsveç, Danimarka, Finlandiya



Aday Ülkeler:Türkiye, Bulgaristan, Estonya, Çek Cumhuriyeti, Litvanya, Macaristan, Polonya, Romanya, Malta, Slovakya, Kıbrıs Rum Kesimi, Slovenya, Letonya



5 Asosye Ülke: İsrail, İsviçre, İzlanda, Norveç, Lichtenstein



Üniversiteler, araştırma merkezlerive kurumları, şirketler ve KOBİ'ler geliştirdikleri proje önerilerine mali destek almak üzere başvurabilirler. Kişisel projelerle de başvurulabilir.



AB Çerçeve Programıları'nın (ÇP) temel amacı; bilgiye dayalı bir Avrupa ekonomisi ve Avrupa hayatı kurmaktır. Bu amaç; "Bilgi Toplumu Avrupası" olarak tanımlanmaktadır. Bu amaçla, başta AB üyesi ülkeler olmak üzere, katılan tüm ülkelerde yaratıcı düşünceleri ve yenilikçi potansiyeli harekete geçirmek ve uygulanabilir sonuçlara ulaşmaktır. Program ile, yenilikçilik, rekabetçilik, toplumsal uyum, ekonomik büyüme ve istihdamın gelişmesi hedefleniyor

.



7. ÇP’nın 4 ana programda toplanması öngörülmektedir.



Bunlar,

i. İşbirliği (cooperation)

ii. Fikirler (ideas)

iii.İnsan (people)

iv.Yetiler (capacities) olarak tanımlanmıştır.



7. ÇP içerisinde on tematik alan bulunmaktadır.



1. Sağlık

2. Gıda, Tarım ve Biyoteknoloji

3.Bilgi ve İletişim Teknolojileri



Avrupa’nın amacı gelecekteki bilim ve iletişimdeki gelişmeleri kontrol edebilmek ve şekillendirebilmek, toplumun ve ekonominin taleplerini karşılayabilmek için aktiviteler Avrupa’nın ICT’deki bilimsel ve ekonomik temelini oluşturacak, ICT’i kullanarak yenilikleri harekete geçirecek ICT’deki gelişmelerini hızla Avrupa vatandaşlarının, işinin, endüstrisinin ve hükümetinin yararına dönüştürmektir.





Bilim ve İletişim Teknolojileri Avrupa’nın geleceği ve Lizbon’un gündemini anlamak için önem arz etmektedir. Ekonomimizdeki üretkenliğin yarısı ICT’nin ürünler, sevisler ve işteki ilerlemesinin etkisi sağlamıştır. ICT yenilikçiliği ve yaratılığı endüstri ve servis sektöründe temel değişiklikleri tetikleyen önemli bir ağdır.





ICT son taslak Calisma Programina http://cordis.europa.eu/fp7/ict adresinden ulasabilirsiniz.



4. Nanobilimler ve Nanoteknolojiler, Malzemeler ve Yeni Üretim Teknolojileri

5. Enerji

6. Çevre

7. Ulaşım

8. Sosyal-Ekonomik ve Beşeri Bilimler

9. Güvenlik

10.Uzay



Bilgi: Ericsson Partner Program



          Ericsson Partner Program sunumu



 










  TIME 2006: Sektörün gelenekselleşen buluşması




TIME 2006 Forum, 11- 12 Aralık tarihinde Ceylan Intercontinental'de, iki günlük bir organizasyonla gerçekleştirildi. Gerçi bu konferansın diğerlerinden bir farkı var. TIME bu yıl 3. yılını doldurdu ve sektörün geleneksel toplantısı haline gelmeye başladı. Detayları ve bazı sunumları yazının devamında bulabilirsiniz.   devamı için tıklayın... »



1 Dosya eklenmiş...









  Kızgın müşteri pazarında Operatör Payları... Rakamlar aldatmasın!





Dün zaman buldukça takip ettiğim blog’larda gezerken Arzu’nun “molaverrahatla” sitesinde dile getirdiği bazı verilere rastladım. Bu rakamlar müşterilerin www.sikayetvar.com sitesine belirli bir zaman içinde girdikleri firma şikayet rakamları…



Bu tarz sitelerin gerek tüketici gerek üretici için çok değerli olduğu kuşku götürmez bir gerçek. Fakat bazı bilgileri analiz ederken, hesabı doğru yapmak ve sonuçtan sapmamak gerek.



Her ne kadar mobilasyon’da VAS ve “mobile marketing” gibi konuların dışına taşmayı çok istemesem de,  konu GSM’de müşteri memnuniyeti ile ilgili olduğu için yazmak istedim.



Arzu’nun verdiği rakamlar sanırım biraz eskimiş. Ben bu sabah sikayetvar’dan aldığım güncel rakamları belirteyim. (Arzu’ya bu hesabı yapmama ön ayak olduğu için teşekkür ederim)





2006 yılı içerisinde sikayetvar sitesine aboneler tarafından;




  • Turkcell için: 1618 adet

  • Avea için: 1394 adet

  • Vodafone için: 924 adet şikayet girilmiş.



Rakamlara böyle bakınca sıralama tabi ki insanı şaşırtıyor. Turkcell en çok şikayet alan firma gibi gözüküyor ve Vodafone’da en az…



Bence burada ki ürün şikayetlerini rakamsal olarak değil, şikayet/abone-oranı ya da şikayet/pazar-oranı (nasılsa aynı şey) olarak incelemekte fayda var.



Çünkü hesabın (en sağlıklı sistem olan) Pazar payına göre yapıldığında, bir anda tüm sonuçların değiştiğini göreceksiniz.



Örneğin Turkcell 31 milyon aboneye hizmet verirken aldığı şikayet sayısı 1618 olarak gerçekleşmiş...



Oranlara bakarsak, siteye girip Turkcell adına şikayet yazabilecek potansiyel mağdur abone sayısı Avea'dan (31milyon/7.5milyon) 4,1 kat,  Vodafone'dan ise (31milyon/ 12 milyon) 2,6 kat daha fazladır.



Yani eşitliğimiz => T=4.1A=2.6V olarak gerçekleşir



Daha doğrusu,

Turkcell'in 1060,

Avea'nın 260 ve

Vodafone'un da 410 adet şikayet alması demek, abonelerin 3 operatörden de (pazar payları göz önüne alındığında) aynı oranda şikayetçi olması anlamına geliyor.



Çıkan bu oranları, siteye gelen şikayet adetleri ile hesaplarsak (ki bu güzel bir piyasa analizidir, model bir data’dır)  karşımıza çıkan yeni tablo şöyle oluşur...



 



Yani “www.sikayetvar.com” sitesinin verdiği datalara göre, müşterilerin en çok şikayet ettiği operatör aslında Avea olarak çıkmıştır.



Bunu Vodafone takip etmekte ve en sonda da Turkcell yer almaktadır.











Not: Birim katsayısının içinde bir çok değişkenin haricinde, bir de internet penetrasyon sabiti vardır. Bu oran ülkemiz için %21'dir. Bu çarpanı tüm operatörler için sabit aldım.



Ama operatör abonelerinin kendine has davranışları, sosyo-ekonomik ve internet erişim şartları göz önüne alındığında bu oranlar değişebilir.



Örneğin benim gözlemim Turkcell'den diğer operatörlere churn’u diyar eden abone genelde fiyat odaklı bir yapıya sahip ve daha avantajlı fiyatlar için yer değiştiriyor...



 



Not2: Tüm pazarlarda olduğu gibi, lider  (hatta yarı tekel) markaya müşteri daha az toleranslı davranır



Bu,  bir diğer markaya 3. kez kızıp dile getireceğiniz bir olayı, daha ilk anda lider marka aleyhine gündeme getirmeniz anlamına gelir.



Söz konusu bu  sadece GSM sektörüne değil, benzeri rekabetin yaşandığı tüm pazarlar için geçerlidir (bkz: Microsoft... )







Not3: Aslında bu şikayetlerin çoğu operatörler ile doğrudan ilgili değildir. Müşterinin başı gerçekten derttedir ama suçluyu operatör olarak algılamaktadır...



Halbuki (gelen şikayetlerinden anlaşıldığı gibi) suçlular genelde zincirin belli bir halkasıdır ve bu halkanın da neresi olduğu bellidir. (bkz: Spam abonelikler ve parazit servisler)



Not4: Kimin, ne kadar  memnuniyetsiz müşteri yarattığının haricinde, bir diğer önemli konu ise,  var olan bu şikayetlere olan ilgi ve bunların çözüm oranlarıdır.



Gene sikayetvar sitesinin verdiği bilgilere göre çözüm oranları ise aşağıda ki gibi gerçekleşmiştir.