Eğer mobiliteyi bir devrim olarak nitelendirirsek, iletişim şekillerinin de bu gelişmelere paralel olarak bir evrim geçirdiğini söylemek mümkün. İletişim dediğimiz kavramın ucu bucağı yok. Hayatta en önemli kavramlardan biri de bence iletişim. Sevmek, sevilmek, önemsenmek hepsi iletişim ile alakalı. İlişkiler bir şekilde iletişim ile başlıyor ve birçoğu da iletişimsizlikle bitiyor...



Müşteri ile firmalar arasında oluşan bağların kalitesi de yine aynı iletişim ile alakalı. Günümüzde müşteri ile kurulan ilişkilerin kalitesi, marka imajını ve satışları doğrudan etkileyen bir ölçü haline geldi. Markalar artık sadece üretim, sadece ürün, sadece satış ve sadece pazarlama yaptıkları dönemleri geride bıraktılar. Firmalar şu an sosyal pazarlamanın ve müşteri ilişkilerinin çok önem taşıdığı bir zamanda var olmaya çalışıyorlar. Markaların müşterileri ile iletişim kurduğu mecralar eskisinden çok daha önemli. Yapılan her bir reklamın verdiği mesaj ve yarattığı algı kadar, reklamın yapıldığı mecrada çok önem taşıyor. Hatta asıl mesajın içerikte değil, mesajın verildiği ortamda olduğunu düşünenler bile var.



Yapılan tüm bu iletişim faaliyetleri esnasında pazarlamacıların en çok yakındıkları konular; reklamların hedef kitleye ulaşmaması ya da geniş kitlelere ulaşılmasından dolayı (kitlesel pazarlama) çok masraflı olması ve kampanya sonuçlarının doğru şekilde ölçülememesi gibi durumlardır. Öte yandan tüketiciler ise aradıkları hizmeti bulamamaktan, kendi ihtiyaçlarıyla uyuşmayan tanıtımlarla muhatap olmaktan dert yanarlar. Bu tarz durumlar şirketler için büyük ve geri dönüşümü olmayan harcamalara, tüketici içinse zaman kaybı ve memnuniyetsizliklere neden olmaktadır.






Bilinen tüm geleneksel pazarlama ve reklam mecralarına yeni bir soluk getiren mobilite, hedef kitleye lokasyon ve zaman açısından istenilen şekilde ulaşılması,  ürüne olan ilginin ve reklam etkilerinin ölçülebilmesi gibi önemli özelliklerle sahip olan bir kavram. Mobil pazarlama bu önemli özellikler ile diğer pazarlama mecralarının zayıf yönlerini kapamış ve kendine ciddi bir kullanım alanı bulmuştur.



Mobil pazarlama ilk olarak, mobilitenin diğer geleneksel pazarlama mecralarına entegre edilmesiyle başladı. Bu tarz kampanyalarda mobilite, uygulamanın müşteri ile interaktif bir hale gelmesini sağlayan bir araç olarak kullanıldı. Bununla ilgili birçok örnek türetmek mümkün…



Örnek Senaryo: Taksim’de birileriyle buluşacak olanların, en bilindik bekleme yeri hiç şüphesiz meydandaki anıtın önüdür. Burada bekleyenlerin rahatlıkla görebileceği bir yere yerleştirilmiş olan reklam panosunun üzerinde şöyle yazıyor: “Sizi sıcak bir kahve içmeye bekliyoruz, hem de arkadaşınızın kahvesi bizden… Yaşınızı, sevdiğiniz kahve aromasının adını ve en sevdiğiniz sıcak içeceği XXXX’e yollayın, davetiyenizi alın.



Zaten beklediği arkadaşı ile birazdan buluşup, sohbet etmek için bir yerlere gidecek olan kişi, bu tarz bir kampanya ile yakından ilgileniyor. İstenilen şekilde bilgileri yolluyor ve telefonuna anında bir mesaj geliyor: “Sizi hemen bekliyoruz! kampanya kodu: ABC123”



Yapılan bu tarz bir kampanya hem müşteriye satış yapılmasını hem de CRM datası toplama imkanı sunuyor. İşte mobilitenin pazarlamaya getirdiği faydalara en basit olarak bunu örnek vermek mümkün.



Mobil pazarlamayı “Tüketicide satın alma isteği yaratma amacıyla, mobil mecra üzerinden ve/veya mobil ürünler kullanılarak yapılan tüm marka faaliyetleri  olarak tanımlamak mümkün. Her ne kadar mobil pazarlamayı bu şekilde tanımlasak da müşteriler genelde bu işi "pazarlamanın SMS ile yapılanı" ya da "telefona gelen üyelik mesajları" olarak algılayıp bu şekilde dile getiriyorlar. Halbuki SMS dışında mobil mecra üzerinden yapılan bir çok kurgu var. Tabi SMS tabanlı kampanyalar bu medyanın en çok kullanılan uygulamaları.







Neden mobil pazarlama?




  • Telefonlar günün hemen hemen her saatinde yanımızda taşıdığımız bir cihaz. İşte bu yüzden müşteriye ulaşmak hiç olmadığı kadar kolay…

  • Kitlesel değil kişisel

  • Hedef kitleye anında ulaşım

  • İnteraktif

  • Yüksek müşteri sadakati

  • Geri dönüşümün ölçülmesi

  • Yüksek geri dönüşüm oranı

  • Düşük maliyet

  • Yüksek etki gücü

  • Kendini finanse etme olanağı

  • Eğlenceli…



Bir kampanyanın kurgulanmasından bitimine kadar geçen zamanda bazı önemli başlıklar var. Bunları genel olarak aşağıda ki gibi özetlemek mümkün.




  • Planlama: Amaç, hedef ve bütçe  gibi kriterlerin incelenmesi....

  • Hedef kitle: Hedef kitlenin belirlenmesi ve sınıflandırılması, uygunluk, veri tabanları ve altyapıların oluşturulması…

  • Kampanya kurgusu: Destek alınacak firmaların belirlenmesi, önceden yapılmış kampanya ve sonuçların incelenmesi, kullanılacak teknolojinin belirlenmesi ve yapılacak promosyonların bu teknolojilerle uygulanabilirliğinin tatbiki...

  • Medya planlama: Medya stratejilerinin belirlenmesi, bu mecraların istenilen başarıya ulaşması için gerekli çalışmaların yapılması...

  • Zamanlama: Kampanyanın başlangıç ve bitiş tarihlerinin belirlenmesi, uzun ve sabit mi yoksa kısa ve etkili mi olacağının netleştirilmesi 

  • Ölçümler: Kampanya etkilerinin, geri dönüşümlerin ve tepkilerin, hedeflerle karşılaştırılıp ölçülebilmesi için gerekli çalışmaların yapılması.



Mobilite yukarda ki tüm başlıkların her birini ayrı ayrı etkileyen bir konu. Fakat en büyük özelliği tüm bunları aynı ortam içerinde ortak bir şekilde etkilemesi… İşte bu yüzden “mobil pazarlama” kendi kendine yeten bir yapıya sahip. Mobil pazarlama, müşterileri bu mecradan elde edilmiş sosyo-ekonomik bilgiler ile ortak bir grup altında toplayabilmemizi, belirlenen bu hedef kitleye aynı kanal üzerinden ulaşabilmemizi, kampanya tanıtımını yine aynı mecra üzerinden yapabilmemizi ve geri dönüşüm gibi oranları mobil olarak ölçebilmemize olanak tanıyan yeni bir fenomen.



Firmalar, tüm bu olanak ve yenilikleri kullanarak,  farklı pazarlama kurguları ile tüketicilere ulaşmaya çalışıyor. Bunların içinde en çok dikkat çeken ve olumlu sonuçlar alan kampanyalar ise; promosyonlar, reklam ve sponsorlu oyunlar, ekrana gelen barkod ve indirim kuponları, marka logolarının mobil içerik olarak  verilmesi gibi değişik kurgular.



Mobil teknolojilerin olanak tanıdığı bu yeni pazarlama kurgularını biraz daha detaylı inceleyelim.



Yaz Yolla: Sanırım bu tarz kurgular şu an için en çok kullanılan yöntem. Artık pazarlama dünyasında TV reklamlarının kitleselliği yerine, mobilitenin tekilliği ön plana çıkıyor. Bana kalırsa bu kişisel pazarlama olanakları sayesinde bilinen tüm çizgi altı kampanyaları mobilize etmek mümkün. Ben bu çizgi altı faaliyetleri, yaz-yolla başlığı altında incelemeyi doğru buluyorum



Paket içi (in pack),



Paket üstü (on pack)



Anında verme (give away)



Çekilişle verme (lotary)



Fiyat indirimi (discount)



Kupon biriktirme (Cuopon collection)












Örneğin hızlı tüketim malları (FMCG) için düzenlenen paket içi bir kurgu, ürün içinden çıkan ve ne olduğu bilinmeyen bir hediyenin kampanya kodunun ve bazı kişisel bilgilerin SMS ile gönderilmesinden meydana gelebilir.



Anında verme ise bedava konuşma, kontör…vs gibi diğer mobil ürünlerin gene cep telefonuna anında yüklenmesi ile yapılabilir. Bunu birçok benzin istasyonunda görüyoruz.



Oylama ve Katılımcılı Uygulamalar: Oy kullanmak, seçmek, elemek, bir organizasyonun içinde bulunmak gibi durumlar aidiyet duygusunu tetiklediği için müşteriyi ürüne bağlamanın belki de en efektif yöntemlerinden biri. Örneğin TV’lerden alışık olduğumuz Pop Star ve türevi yarışmaların ana hedefi izlenmek… Yapılan tüm bu oy vermeli kurgular,  programı izleyen kesimin yani hedef kitlesinin kalıcılığını ve bu ürünün reklamını ağızdan ağza (WOMM-word of mouth marketing) yapmalarını sağlamıştır. Yani ürün satmıştır. 



Ayrıca her ne kadar kendi ülkemizde görmesek de bu kurgular esnasında oy verenlerin bilgileri alınmış ve daha sonra yine aynı ürünle ilgili bir takım bilgilendirme ve reklam kampanyaları düzenlenmiştir.



Testler & soru-cevap uygulamalar:  Bu tarz uygulamalar belki de (mobil oyunlar ile beraber) müşteri gözünde en zevkli mobil pazarlama faaliyetleri arasındadır. Doğru bilinen cevaplar bir çekilişle ya da anında verilen hediyeler ile ödüllendirilir. Burada kritik olan sadece kullanıcının genel kültürünü ölçen sorulardan ziyade, cevabında müşteriler hakkında ipuçlarına sahip olan, zekice hazırlanmış sorular sormaktır.



Mobil içerik (logo, melodi, video):  Bir mobil kullanıcı için logo ve melodi ürünlerinin değeri gerçekten çok yüksektir. Bu tarz kampanyalar iki türlü kurgulanabilir. Bunlardan ilki kullanıcıya bedava içerik vermek. Bu yöntem her ne kadar bir özendirme (promosyon) faaliyeti olsa da müşterinin gözünde gerçekten çok farklı bir etkisi vardır.



İkincisi ise markanın kendi mobil içeriklerini (logo ve melodi gibi)  üretmek. Emin olun insanlar belki o markanın posterlerini eve ya da arabalarına asmazlar ama cep telefonlarında kullanırlar.  Mobil dünyada logo-melodi çok değerli bir promosyondur. Hem markanın reklamını yapar hem de müşteri memnuniyeti yaratır.



Mobil içerikten ayırmak istediğim bir diğer konuda mp3’ler. Bunlar sadece birer mobil cihaz içeriği değil. Neredeyse her dijital ortamda geçerli olan bir format... Tüm müzik piyasasının geleceğini, gelir modellerini de etkileyecek olan bir format.



Mp3 alan kişiler ile mobil içerik (logo melodi) satın alan müşteriler genelde aynı sosyo-ekonomik sınıfta yer almıyor. Bu mp3’leri de birer promosyon malzemesi olarak kullanmak mümkün. Tabi bu tarz promosyonların sadece mobil pazarlama kurguları içerisinde verilmediğini de unutmamak gerek. Örneğin Avrupa’da bazı Starbucks mağazalarında müşterilere mp3 satış hizmeti veriliyor.





Mobil oyunlar: Bu oyunlar çok yakın zamanda logo-melodi penetrasyonunun da önüne geçerse kimse şaşırmasın. Mobil oyunları birer hediye olarak vermek güzel bir yöntem olabilir. Fakat başka bir yükselen değer daha var; AdverGame… Yani oyun içerisinde reklam yapmak…



Bu modelde markalar ister kendi temalı oyunlar yaratabilir, ya da var olan oyunlar içerisinde senaryoya göre kendi markalarını konumlandırabilirler. Oyuncuların dünyası gerçekten çok farklı, onlar nerdeyse tamamen o sanal dünya da yaşıyorlar.



İşte böylesine heyecan dolu bir dünyada müşteriye ulaşmak çok etkili ve başarılı sonuçlar doğuruyor. Örneğin bir araba yarışı oyununda benzini biten sürücünün girdiği benzin istasyonu gerçekten bir mecra halini alıyor ve oldukça dikkat yaratıyor. Tabi bu kurgular çok daha yaratıcı bir halde sunulabilir.



CMR-müşterinin ilişkileri yönetimi: Dikkat ederseniz başlık CRM değil CMR (customer managed relations) yani müşterinin ilişkileri yönettiği durum. Çünkü mobil medyada iletişim iki yönlü. Opt-in (müşterinin kendi isteği ile katıldığı) ve Opt-out (müşterinin kendi isteği ile ayrıldığı) kampanyalar ya da servisler sayesinde müşteri kurulan ilişkiye istediği gibi yön veriyor.



Bu opt-in ve opt-out modeller mobil pazarlamanın olmazsa olmaz kavramlarından ikisi. Mobil kanalda, müşteriye istenildiği vakit ulaşıldığından, onlara 15 cm. kadar yakınlaştığımızdan bahsediyoruz ama ne olursa olsun her şeyin başı müşterinin rızası. İzin alınmadan yapılan en ufak bir hareket bile kaş yapalım derken göz çıkartmaktır. Bu tarz bir uygulama anında müşteri memnuniyetsizliği yaratabilir.



Bana kalırsa internetten elde edilen en büyük kazanç, SPAM mail’lerden çıkarttığımız derslerdir. Aynı konu mobil pazarlamanın da en hassas konusu hem de daha da önemli bir şekilde… Günün sonunda, içi spam mail’ler ile dolmuş bir posta kutusuna birçok çözüm var. En kötü ihtimalle kullanıcı kendisine yeni bir adres alabilir. Ama mobilite’de durum maalesef böyle değil. Kişisel cep numaraları sahipleri ile resmen özdeşleşmiştir ve değişmesi çok zordur. Bu önemli numaraları bir şekilde gereksiz yere işgal etmek memnuniyetsizlikten ziyade hukuksal sorunları da beraberinde getirebilir.



Spam konusunu daha detaylı incelemekte fayda var. Spam’in ne olduğu hakkında birçok tanım bulmak mümkün. Bana kalırsa en iyi tanımı şu cümle yapmakta; “SPAM, müşterinin hoşlanmadığı her şeydir! ” Kısa ve net!








Spam algısını yönetmek için genelde izin tabanlı kurgular yapılır. Peki bu teori gerçekten doğru işliyor mu? Burada önemli olan bu izni gizli gizli almak değil, gerçekten isteyerek, müşteriye açık ve seçik olarak sormaktır Bazı mağazalarda müşterinin önüne konan bilgi formlarının altına dikkatli bakarsanız şöyle yazılar vardır. “Yukarıda verdiğim iletişim bilgilerim doğrultusunda, ürünler ve duyurular hakkında bilgi almak istediğimi kabul ederim”. Bu bana kalırsa izin tabanlı pazarlama değil, hukuksal yaptırımlara karşı, müşteriye oynanan ufak bir oyun. Zaten bu şekilde yapılan reklamın da bir getirisi yok.





MMS uygulamaları: MMS zengin altyapısı ile reklam dünyasında da kullanımı gitgide artan bir yöntem. Kullanıcıya MMS ile doğrudan içerik gönderilmesi ya da (daha az maliyetli olması sebebiyle ) kullanıcıya SMS ile içerik link’inin gönderilmesi ve kullanıcının bu link üzerinden Wap’a bağlanarak içeriği indirmesi esasına dayanır. MMS teknolojik olarak bazı eksilere sahip, tüm bu noksanların giderilmesi ile daha uygulanabilir bir hal alacaktır.





Barkod Teknolojisi: Barkod uygulamalarını ikiye ayırmak mümkün. İlkinde kullanıcıların cep telefonlarına gelen barkod mesajlarını bilet ve kupon gibi uygulamaların yerine kullanabildiği durumları örnek verebiliriz. Üstelik telefon ekranında ki bu barkodlar, standart barkod okuyucular tarafından rahatlıkla okunabiliyor. Gelen mesaj barkod'la beraber 120 karakterlik bir metine de yer veriyor.



İkincisinde ise kullanıcılar gerçek yaşamda karşılarına çıkan barkodları kameralar ile telefonlarına aktarıp, bu barkodları MMS ile sisteme yolluyorlar. Sistem ise bu barkodun karşılığında ki bilgiyi tekrardan müşteriye yolluyor.



Bu tarz modellerin bir de Japonya’da yaygınlaşmış bir örneği daha var. QR barkodlar (2 boyutlu yeni barkot sistemi) dediğimiz bu teknoloji ile müşterileri anında Wap’a bağlayıp, gitmelerini istediğimiz adrese yönlendirmek mümkün. İki boyutlu olarak düzenlenen bu barkodların resmi cep telefonu kamerası ile çekildiği vakit, cihaz bunu kendi yazılımı sayesinde algılıyor ve telefonu doğrudan kod içersinde yer alan  link’e yönlendiriyor.








Bu barkodlar ile bir takım üyelikleri, indirim kuponlarını ya da biletleri mobil medya üzerinden müşteriye ulaştırmak mümkün.





Lokasyon bazlı servisler (LBS):  Lokasyon bazlı servislerin mobil pazarlamanın geleceği olarak düşünenler var. Sebebi ise müşteri size yaklaştığı vakit, onu tamamen kendinize çekebileceğiniz anlık ve kişisel kampanyalar yapabilmek.



Bana kalırsa Lokasyon bazlı kurguları sadece müşterinin mağazaya yaklaştığı vakit değil markanın mesajı ile örtüşen herhangi bir durumda da tasarlamak gerek.



Bir başka konuda lokasyon bazlı kurguların (diğer mobil uygulamalarda da olduğu gibi) kitlesel değil, kişisel olarak tasarlandığı vakit alıcı üzerinde gerçekten etki yaptığıdır. Yoksa bir merkezden geçen herkese aynı mesaj gittiğinde bunun müşteri gözünde bir değer yaratacağını söylemek zor.



Örneğin; stadyumda ev sahibi ekip kazanmış ise kaybedene değil ama kazanan takımın veritabanında yer alan taraftarına “bugünkü galibiyetin anısına, istek listenize kaydettiğiniz yünlü kaşkol ve çubuklu formayı stadta bulunan mağazamızdan bu mesaj ile %50 indirimli alabilirsiniz ” gibi bir mesaj (izin tabanlı olarak) gönderilebilir.  Belirli bir zaman içinde yapılan bu kampanya; hem kişisel, hem lokasyon bazlı, hem anlık, hem de çizgi altı bir yapıya sahip. Bu mobil mecrada sadece mobil olanaklar ile kurgulanmış bütünleşik bir pazarlama kampanyasına küçük bir örnek. 



Wap, mobil internet: Wap sitelerini bildiğimiz Web sitelerinin mobil versiyonu olarak tanımlamak mümkün. Fakat bu tanım Wap ile Web’in birbirine benzediği anlamına gelmiyor. Kullanım ve erişim bakımından iki mecrada ayrı ayrı özelliklere sahip. Bu farklılıkların iyi incelenmesi ve daha işe yarar kurgular tasarlanması gerekiyor.



Kullanıcılar Wap üzerinden alış veriş yapabilir, bilgi alabilir, servislere abone olabilir. Wap’ın bir diğer özelliği de e-mail erişime olanak veriyor olması. Wap sayesinde email kurguları yapmak olanaklı bir hale geliyor.





Java magazinleri: Aslında “java magazinleri” kullanıcının telefonuna yüklenen, java ile yazılmış ve içerik hizmeti sunan küçük portallardır. Birer magazin dergisi gibi dizayn edilen bu uygulamalar kullanıcının istediği konuyu ya da sayfayı hızlı bir şekilde okumasına olanak tanıyor. Burada da aynı Wap sayfalarında olduğu gibi bir GPRS bağlantı söz konusu ama önemli bir fark var. Kullanıcının bu içerikleri okuması için online olmasına gerek yok. Magazinler indirildikten sonra telefon hafızasında saklanıyor ve örneğin metroda giderken bile okunabiliyor.  



Akar Altbant (Live Ticker):  Cep telefonlarını birer içerik canavarına dönüştürebilecek en iyi yöntemlerden biri de live ticker (akar alt bant) kullanmak. Her ne kadar içeriği kullanıcı kendi ihtiyaçlarına göre belirleyebilecek olsa da burası itme (push) stratejisi verilen içeriğe olanaklı bir mecra. Kullanıcıya ne verirsen onu okuyor, onu izliyor. Bu tarz servisler yakın zaman içinde tüm cihazlar tarafından resim, yazı rengi, boyutu ve karakter tipi gibi tercihlere de olanak verir bir şekilde desteklenecek.



Kullanıcılar bu mecradan ücretsiz olarak içeriğin başlıklarını görebilecek. İlgisini çeken bir şey olduğu vakit, her biri birer dinamik link olan bu başlıklar vasıtasıyla doğrudan Wap’a bağlanıp daha detaylı bilgi alabilecek.



Mobil Aramalar: Mobil aramaların yakın zaman içinde en önemli reklam mecralarından biri haline geleceğini ön görmek mümkün. Şu an Web’den tanıdığımız birçok dev arama motoru Wap’ta da hizmet veriyor. Web aramalarının her ne kadar müşteriyi satış yapan sitelere yönlendiren bir özelliği olsa da, Wap ile ya da SMS ile yapılan mobil aramaların sonuçları satışa ya da bilgiye daha çabuk ulaştırıyor. Örneğin kullanıcının Wap’taki arama motoruna, “pizza” yazmasının ana sebebinin bir pizza siparişi vereceği olduğu düşünülüyor ve ekrana en yakındaki pizza servisinin telefon numarası geliyor.



Mobloging: Blog’lar ve bloger’lar artık yeni medyanın en önemli terimlerinden biri haline geldi. İnternette milyonlarca blog sitesi var. Bu bloglar yakın zamanda mobilitenin kendine has dinamikleri ile yeniden şekillenip Wap’tan yayınlanacak. Şu an zaten az da olsa bu tarz mobil-blog hizmeti veren servisler var.



Kullanıcıları bu mobloglar ya da blog altyapısına benzer forumlar ile bir araya getirmek ve birer komünite kurmak mümkün. İnsanların birbiri ile tanışmasını ya da kendini diğerlerine anlatmalarını sağlamak bir markanın imajına imaj katabilir. Bir başka uygulama olarak, halen internette yapılan ve çok başarılı sonuçlar elde edilen modelleri de uygulamak mümkün. Müşterinin ürünü incelediği, eleştirdiği ya da tasarıma, geliştirilmesine ortak olduğu modeller bu müşterilerin hem ürüne olan bağlılığını hem de ürüne olan katkılarından dolayı ağızdan ağza (WOM) reklam yapan kişiler haline gelmelerini sağlıyor. Sanırım bir marka için bundan daha iyi bir müşteri profili olamaz.





Bluetooth/Kızılötesi:  Şu ana kadar bahsettiğim tüm uygulamalar müşterinin cep telefonuna, operatör network’ü üzerinden bağlanılması ile gerçekleşiyordu. Bluetooth ve kızılötesi gibi kablosuz teknolojiler ise bu genel yapıya bir alternatif oluşturuyor. Tabi bazı farklar ile… Örneğin kullanıcının telefon numaraları üzerinden yaptığımız (GPRS ve SMS gibi) işlemlerde her zaman kişisel uygulamalar geliştirme şansımız varken, bu alternatif bağlantılarda kampanyaları biraz daha kitlesel düşünmemiz gerekiyor.








Bu kampanyalar genelde özel yayın yapılan alanlarda, örneğin mazağa içine kurulan vericiler ile müşterinin telefonuyla izin-tabanlı olarak iletişme geçmesi esasına dayanıyor. Örneğin bir süpermarkete SMS yollama sistemi yerine, daha ucuz ve basit olan bir bluetooth kampanyası ile içeri giren her kullanıcıya, onu kampanya reyonlarına yönlendirecek bilgi mesajları atılabilir.  Ya da bir gece klubünün önünden geçen kişilere, o gecenin programı hakkında bilgiler yada başka diğer dosyalar aktarılabilinir. Tabi bu mesajlar opt-in olduğu için sadece kabul eden kullanıcılar tarafından görüntülenecek. İstemeyen kişilerde bir mesaj kirliliği yada Spam algısı yaratmayacaktır.



Alternatif uygulamalar: Firmalar indirimleri, promosyonları haber veren SMS'ler ile işe yarar kampanyalar yaratıyorlar. Halbuki bu işi hiç indirim yapmadan, hem de markalarını daha iyi konumlandırmalarını sağlayarak yapanlar var. Örneğin Wella Şampuan'ın yıllar önce (2002) yapmış olduğu KISS kampanyası bu bahse değer kampanyalara en güzel örneklerden biridir. Almanya'da milyonlarca insanın birbirine bu mesajı göndermesi sağlanmış ve büyük bir veritabanı oluşturulmuştu. Dikkat çekmek istediğim nokta, bu kampanyayı firmanın değil, müşterilerin ve potansiyel kullanıcıların yapmış olduğudur. Yani cepten cebe... Bana kalırsa bu kampanyanın en büyük özelliği, şu an en efektif pazarlama mecrası olarak bilinen kulaktan kulağa modelinin mobil versiyonu olmasıdır



Kampanya'da Wella müşterilerine birer SMS attı. Kampanya kişilerin arkadaşlarına “kimlikleri belirsiz” öpücükler göndermelerini sağlayan ve arkadaşlarının bunu bulup bulamayacağına dayalı bir kurguydu. Wella’nın ilk başta SMS yolladığı kişiler tam 750.000 arkadaşına bu öpücükleri sesli olarak yolladılar ve giden öpücüklerin nerdeyse hepsi geri dönülerek, sahipleri tarafından SMS ile tahmin edildi. Tabi tüm bunlar WeLLa KıSS adı altında oldu.



Tüm mobil kampanya uygulamalarını burada toplamak tabiki mümkün değil. Yukarıda bahsettiklerim sadece şu an kullanılan ve işe yarayan kurgulardan bazıları. Bu yöntemler hakkında genel bir bilgi vermek gerekirse, bu kampanyalara tüketicilerin verdiği geri dönüşüm ve tepki oldukça olumlu… MMA (Mobile Marketing Association) Co-CEO’su Steve Wunker, mail kampanyalarında geri dönüşüm oranının %2, SMS kampanyalarında ise bu oranın genel olarak %10 ile %15 arasında olduğunu söylüyor. Yapılan diğer araştırmalarda, gerçek hedef kitle olan 16–30 yas aralığı temel alındığında bu kampanyaların %75 ilgilenilme ve %55 geri dönüşüm gibi ciddi oranlara sahip olduğu ortaya konuyor.








HPI’ın yaptığı araştırma sonuçlarına göre ise cep telefonu kullanıcılarının bu tarz mobil kampanyaları kabul oranı %85’in üzerinde. Bu yüksek oranı kullanıcının seçim yapabilmesine, kontrol edebilmesine ve fayda sağlamasına bağlayabiliriz



Tüm bu karşılaştırmalar ve tahminler doğrultusunda, günümüzün yeni trendi olan mobil pazarlama, kendine has avantajlarından dolayı gelecek yıllarda, bu kurguların artması ve mobil cihazların gelişimiyle daha da yaygınlaşacak. Mobil mecranın en umut vadeden yönü ise; teknoloji odaklı olduğu için her zaman güncel kalması ve birçok yeni uygulamalara olanak tanımasıdır.








Teknoloji her geçen gün iletişim ve yaşam şekillerini değiştirmeye devam ediyor. Bu teknolojilerin sunduğu yenilikleri hayatımızın her aşamasında kullanmanın büyük yararı var. Çünkü teknoloji, yenilik demek... Yeniliğin verdiği imajın yerini ise hiçbir değer alamaz. Bir iletişim süreci esnasında “iletişim tarzımız” en az verilen mesaj kadar değerlidir.  Aslında bizler birer birey olarak etrafımızı, genelde “ne dediğimiz ile” değil, “nasıl dediğimiz ile” etkileriz. Genelde herkes aynı tepkileri ve aynı mesajları verir ama yaratıcı olan ve farklılık yaratan kişiler bu mesajları hiç beklenmedik zamanlarda, hiç beklenmedik bir senaryo ile verenlerdir. Bu onların dinlenmesini sağlar çünkü mesajı alan kişi, bu farklılığın kendisine verilen önem ve değer olduğunun farkındadır.


 


Not: Bu yazı tele.com.tr dergisinin 2006 Şubat sayısında yayınlanmıştır. Yazının diğer istatistiksel bilgiler ve başka görseller ile yayınlanmış haline buradan ulaşabilirsiniz...